S.S.S.

Saç kümeleri (greft) alınırken başın arka kısmındaki iki kulak arasında kalan dökülmeye dirençli saç kökleri alınır. Bu bölgedeki saçlar, erkeklerde saç dökülmesine sebep olan DHT hormonuna karşı dirençli olduklarından ekilen bölgede ömür boyu kalıcılığını korur. 

Bu sorunun yanıtı biraz kişisel, biraz da dökülmenin durumuna bağlıdır. Erkeklerde genellikle 35-36 yaşından sonra açıklık yaratan dökülmeler durur. Örneğin; 20 yaşında ön saç çizgisi gerilemiş, tepe bölgesindeki saçları zayıflamış birisi için dökülmenin ilerleyeceği öngörülüp dökülecek alanın şekillenmesi beklenebilir.

Ancak günümüzde çok erken yaşlarda saçlarının tamamını kaybeden kişi sayısı da azımsanmayacak derecede fazla. Dökülmesi tamamlanmış bu kişiler için yaş gözetmeksizin saç ekimi planlanabilir.

Saç ekim işlemi için sonbahar-kış mevsimleri daha çok tercih ediliyor. Bu da insanların aklında saç çıkışı mevsimden etkilenir mi sorusunu doğurdu. Tıbbi açıdan yaz-kış farketmeksizin saç ekilebilir ve ekilen saçlar mevimsel bir etkiye maruz kalmadan aynı kalitede çıkar.

Ancak sıcak yaz aylarında insanlar terleme, ekim alanını güneşten koruma, tatil planları gibi gerekçelerle  saç ekim işlemleri için sonbahar-kış aylarını daha çok tercih etmektedir.

Saç Ekim işlemi için başvuran kişinin öncelikle genel sağlık durumu ve öyküsü değerlendirilip işlem için risk barındırmadığından emin olunmalıdır. Steril hastane koşullarında doktor ve tecrübeli ekip ile yapılan saç ekimlerinde risk yok denecek kadar azdır. Her cerrahi işlem kendince riskler barındırır.

Saç Ekimi sırasında veya sonrasında doğabilecek komplikasyonlar hayatı tehdit etmeyen, basit komplikasyonlar olarak karşımıza çıkıyor. DR. HAIR ESTE CLİNİC olarak karşımıza çıkabilecek tüm riskler için gerekli fiziki donanıma sahip A sınıfı hastanede işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Olası bir komplikasyona karşı tedavi protokolümüz her daim titizlikle uygulanmaktadır.

Çok telli greflerin sakal-bıyık yapısına uygun tekli greftler olarak gruplandırılarak ekilmesi. Yüz bölgesinde hassasiyet yaratmamak adına küçük boyutlardaki safir uçlar tercih edilmesi.

Sakal ve bıyık ekim işlemi, lokal anestezi ile gerçekleştirilebilen ve genellikle tek seansın yeterli olduğu bir uygulamadır. 

İşlem sonrasında bölge üzerinde ki kabuklanma çok hızlı bir sürede iyileşir. Sakal ve bıyık ekiminde, bölgeye ekilen köklerde ki kıllar 15. gün dökülmeye başlar. Bu normaldir. Dökülen kıllar 3 ay sonra yeniden uzamaya başlarlar. İstenen sakal ve bıyık uzunluğuna ise yaklaşık olarak 6 ila 8 ayda kavuşulur.

Sakal ekimi FUE-Safir tekniğine daha uygundur. Sakal yapısı gereği kalın ve tek telli greftlerden oluşur. Yüz bölgesi hassas olduğundan 1.2 mm lik safir uç kullanılır ve çok daha az skar doku bırakır, bu iz gözle görülemeyecek kadar azdır.

DHI tekniğinde kullanılan Choi kalemlerinin iğne kısmı metal olduğundan bir süre sonra ciltte travma yaratacaktır. Bu da yüz bölgesinde kızarıklık, sivilce ve travmatik dokuya sebep olacaktır.

Saç ekiminde olduğu gibi sakal ekiminde de kökler başın arka kısmındaki iki kulak arasında kalan saçlı bölgeden alınır. Bu bölge genetik olarak dökülmeye dirençlidir, ayrıca hiç sakalı olmayan kişilerde 2000-3000 arası grefte ihtiyaç duyulur, bu sayıda ancak ense bölgesinden alınabilir

Doğal sakalı olan kişilerde çene altında, favori altında dönen ve batıklara sebep olan sakallar vardır ve sakal yapısı gereği kalın telli ve dalgalıdır. Saç teli ise sakala kıyasla daha ince ve düzdür. Ayrıca sakal ekimi için köklerin koyulacağı kanallar döner olmayacak şekilde açılır ve sakal oldukça doğal ve bakımlı görünür. Sakal ekiminde doğru teknik ve analizler ile mükemmel doğallıkta sakal ekimi mümkündür.

Sakal ekimi sırasında saç ekiminde olduğu gibi cilt altına belirli miktarda sıvı verilir. Ancak bu sıvı yer çekimi etkisiyle yanaklarda ve çenede birikir, 2-3 gün içerisinde ödem gözle görülür şekilde azalacaktır.

10 günlük kabuklanma sürecinin ardından sakal ekilen bölgedeki tüm kabuklar dökülene kadar yıkanır, bu gün itibariyle kişiyi rahatsız etmeyecek hatta şok dökülme öncesi 2-3 numara kirli sakal uzunluğunda sakallı bir görüntüye kavuşmuş olacaktır. Yüzdeki kızarıklık günden güne azalacaktır.

Kaş ekiminde kullanılacak greftler saç ve sakal ekiminde olduğu gibi başın arka kısmından alınır. 

Kaş çizimi altın orana sahip olmalı ve kişinin yüzüne uygun bir hat çizilmelidir. Ayrıca doğal bir kaşa sahip olmak için ilk şart alınan saç köklerinin tek telli olanlarının kullanılması, çok telli olanların da tek telli olarak ayrıştırılmasıdır.

Başın arka kısmındaki saçlı alandan alınan greftler ilk birkaç yıl saç yapısına sahip kıl karakterinde hareket eder. Kaş çıkış süreci boyunca kaş fırçasıyla kaşa doğal yön verilerek uzayan kaşların makasla kısaltılması gerekir. Greftler dokuya uyum sağlayıp kaş formunu yakalayacaktır ve uzama hızları günden güne yavaşlayacaktır.

Kaş ekimi kaşın dökülme durumuna bağlı olarak 2-4 saat arasında sürmektedir. Kaşın şekline karar verip çerçevesini oluşturmak zaman alacağı için kaş ekimi yaptıracak kişilerden işlemden bir gün önce geçici kontur ile dilediği kaş hattını oluşturmaları istenmektedir.

DHI tekniği bazı durumlarda tercih seçeneği iken, bazen de SAFİR-FUE tekniğine göre avantajlı veya dezavantajlı olabiliyor. Örneğin; Ön sağ ve sol şakak bölgeleri tamamen açılmış, 2500-3000 greft ihtiyacı olan birisi için Safir FUE veya DHI her ikisi de tercih edilebilir. Her iki tekniğin de birbirlerine göre üstün oldukları noktalar var. Ancak yüksek greft sayısı ihtiyacı olan kişilerde Safir FUE tekniği daha avantajlı iken, tıraşsız saç ekiminde DHI tekniği daha avantajlı karşımıza çıkmaktadır.

DHI tekniği uygulanışı itibariyle FUE-Safir tekniğinden daha uzun sürmektedir. FUE-Safir tekniğinde 2 kişi implantı yaparken DHI tekniğinde tek kişi implantı uygulayabilir. Bu sebeple greftlerin dışarıda bekledikleri süre göz önünde bulundurularak DHI tekniği ile bir seansta maksimum 3000-3500 greft ekilebilir.

DHI tekniğinde greft iğne uçlu metal bir kanal içerisine yerleştirilir ve cilde uygun açıda iğne ile girilerek greft bırakılır. Yani ekim esnasında greftin travmaya uğrama ihtimali FUE safir tekniğine kıyasla çok daha azdır.

Evet uygulanabilir. Her iki tekniği uygulamaya müsait bir dökülme tablosu var ise, örneğin; ön bölgesi tamamen dökülmüş, orta bölgedeki saçlı alanı sağlıklı, tepe bölgesinde de seyrelme şikayeti olan bir kişi için ön bölgede tamamen açılmış alan FUE safir tekniğine uygun olup, tepe bölgesindeki saçlı alan DHI tekniğine daha uygundur. Bu ve benzeri işlemlerde her iki teknik birlikte uygulanabilir.